24 Temmuz 2010 Cumartesi

Güçsüzlüğü Kabullenmek


Dışarı cıkmamak için huysuzlanmak
Ağlamak hatta
Şimdi ne kadar garip geliyor bana.

Odamı seçeli yaklaşık 2 sene oluyor.Ve ben bunun bana getirdikleriyle mutlulugumu yasıyorum
Sessizlik , cevap bekleyen gözler , sürekli birşeyler bekleyen bakışlardan çok uzak.

Peki neden ?

Cevabım klasik hayatı cabuk tükettim saçmalıgı gibi birşekilde olmayacak emin olun.
Ben olsam bu yazının sonunu basından önce okurdum.Ama suan sonunda ne olacagını bilmiyorum.Ne eglenceli değil mi ? Neyse ne ya..Konumuz suan bu değil.

Evet konumuz yalnızlıgı secmem.Zaten küçükken de herkesle konuşan biri değildim.Bakışlardan ziyadesiyle rahatsızlık duydugumu anımsıyorum.Saclarım sürekli uzun olmalıydı,uzun olursa yüzüm daha az görünürdü o zamanki aklımla.Toplatmazdım sacımı , hep dagınık ve acıktı..Ve bununla ilgili okuldan eve defalarca şikayetler gelmiştir.Bikeresinde montumun şapkasını takarak o kolidorda yürümek zorunda kalmıştım sacımın acık oldugunu kimse görmesin diye.Fakat bu şekilde daha cok dikkat cekecegimi düşünecek kadar uyanık değildim demekki..Sonra bir gün annemin zorla sacımı toplayıp beni kolumdan cekiştirerek sinirli sinirli okulun bahcesine kadar getirdiğini hatırlıyorum.Ve ağladıgımı.O gitiğinde hemen sacımı geri acmıştım.Olacak şey değildi..Yüzümün görünmesini istemiyordum.Sonra babamın zaman zaman beni okuluna götürüp derslere soktugunu hatırlıyorum yada tiyatro çalışmalarına.Orda öğrenciler adımı sorduklarında yüzlerine boş bir ifadeyle bakmanın keyfini şuan bile yaşıyorum düşünün.Ama onlar 'Adsız' diye kendilerince egleniyorlardı..Benden büyük olmalarına ragmen alaycı bir tavrım vardı küçük yasta.Hala da öyle oldugunu söylerler , neyse..Öğretmenim bana asla birşey okutmasın sesim duyulmasın isterdim.Herkesin beni dinliyor olmasının düşüncesi beni fevkalade baskı içine sokuyordu.Ve bunun gibi birçok olay daha..Ablam bana göre daha aklı basında , daha özgüven sahibiydi ama ben sıradanlıgı tercih ettiğimde aslında sıradan insanların gün gectikce daha cok dikkat cekecegini düşünmüştüm.Birçoğu hakkımda aptal dedi , çok duydum..Bunu söylerken kendimi övüyor olmam aklınıza gelmesin rica ediyorum.Ama hep şu çelişki içinde kaldım ben.Cok zeki olmakla aptal olmak arasında bir fark yoktur büyük ihtimalle , cünkü normal zekaya sahip insan ikisini de anlamayacaktır.Ve onların gözünde nasıl göründüğüm bu yüzden hiç önemli olmadı.

Derken büyüdük biraz daha..Ve ben artık sorulan sorulara ; insanlar onların gözlerine boş boş baktıgımı düşünürken, ben cevap veriyordum aslında.Şunu söylemeliyim ama ; anlayan cıkmadı o dönemlerde.Dudak , dil , çene ve ses telleri teşkilatını kullanmadan birşeyler anlaşılsın istedim hep ama belki de bu benim saplantımdı ...Ergen olduktan sonra mevcut durumdan cok mu etkilendim bilmiyorum fakat artık bu istegimden rahatsızlık duydum.Konuşabilmeliyim dedim.Şarkıda söylerim hatta..Şiir de okurum.Denedim hatta.Ama kendimi herkes gibi gördükten sonra vazgectim.''Ben herkes miyim?'' sorusuna karsı ayrı bir antipatim var zaten.Bana göre benden baskası ötekidir , herkestir , cok da önemli değildir.Neyse konumuzu saptırmadan devam edelim..Bana göre yine huzur arayan bir kız olmalıydım.Öyle de oldu.


Lise yıllarında burada uzun uzun anlatamayacagım ama son derece etkilendiğim olaylar oldu.Herkesin olmuştur da , konuşup kimseyi ciddiye almadıgım halde benim basıma geliyor olması canımı fazlasıyla yaktı.Lise bittikten sonra uzun bir süre dışarı cıkmadım hiçbirşekilde.Artık insanlarla mecbur konuşmalarımıda kestim.Çünkü kendimi birşeye mecbur hissetmek zorunda değildim.İşte şuan bunun bikaç tepki üstü olan durumu yasıyorum.Hep söylediğim gibi ; kırk yıl boyunca bir insan benle konuşmasın , ne merak ederim ne de konuşurum ne de konuşmuyor diye üzülürüm..Yıllar hemen hemen bu şekilde devam edip gitti işte kimseyi bu yazımla sıkmak istemediğim için cok ayrıntıya giremiyorum.

Hayatım boyunca beni etkileyen, hayatımı değiştirmeme yönelik habersizce söylenen bir cümle olmuştur.Yine öyle bir ana denk geldi.Bir nedenle dışarı cıkmak zorunda kaldım hiç istemeyerek.Tabi beni yıllardır görmeyenler selam verdi, konuşmak istedi.Düşünün işte nasıl zevkli nasıl mutlu oldum (!)Sonra bir dükkana girdim ve istedigim şeyi anlatmaya basladım ama resmen ter boşalıyordu üstümden,yüzüme bakmadım ama bakmayı cok isterdim.Yanaklarımdan ateş cıkıyordu sanki.Konuştukca dudaklarımdan da..O an ejderha gibi hissettim kendimi.Uzun zaman olmuştu birine birşey anlatmaya calışmayalı.Zor bir sınavdı benim için.Ve yüzüm büyük ihtimalle gökkuşagının bütün renklerini aldı o 2 dakika içerisinde.Ve sonra bingooo !!! Merak edilen ve tarafımca beklenen soru !!

Nerelerdeydin uzun zamandır ?
- Odamda !!
Nasıl yani ? Ben baska şehirdesin sanıyordum.Taşındınız filan..
- Evet öyle de olabilirdi , haklısın ..Ben cevabımı verdim ama tasındıgımızı düşünmek seni daha cok mutlu ettiyse öyle düşünmeye devam edebilirsin elbette.Bu senin hakkın.
Yoo yanlış anlaşıldım..Öyle demek istemediğimi biliyorsun.Peki neden evden cıkmadın ? Sorun mu var ?
- Sorun yok ama olma ihtimali üzerine gardımı aldım diyelim.Yani insanlar kendi sorunları cözüm üretmekte ustalar hani , ama cevreden gelen etkilere daha cok reaksiyon gösterirler ? İşte tam da bu düşüncenin üzerine giderek bunu yapmaya karar verdim.
Korkak mısın yani bunu mu söylemeye calışıyorsun ?
-Elbette istedigini düşünmekte özgürsün.
Bir ara içelim senle ya.Anlatacakların cok gibi.
- ( Lanet olsun hayır demem gerektiğini bile bile ) Tamam (dedim).
Yarın akşam o halde ne dersin ?
- Ben çözülmem çözerim ama ..Hani sonradan pişman olmayasın. (Peeeh)
Yo hayır elbette bende birşeyler anlatabilirim..

Ertesi gün içtik.Ve hayatımın en anlamlı gününü yasadım diyebilirim.Bütün takıntılarımı , güçsüz oldugum yanlarımı , saplantılarımı döküldüm.Sohbet ettim şarkı söyledim.Hatta suan bu yazımı okuyacak ve bunu basarabildiği için gülümseyecek biliyorum.O günden sonra da görüştük bir kaç kez.Geçen gün konuştugumuzda bu halimden mutlu olmadıgımı ve bunun suclusunun kendisi oldugunu söylediğimde çok şaşırdı.Evet dışarı cıkabilme , konuşabilme , iletişim kurabilme çabalarının iyi sonuçlanmasının nedeni o fakat yaptıgım yalnışlar benim sorunum ..Sonra da kendime kızdım.Sonra saçmaladıgımı düşünerek özür diledim..İyice sıçtım yani.Berbat ettim herşeyi.Ve o an ortalama 7 aylık bir masal boktan bir sonla bitti , büyü bozuldu sayemde.Hiçbirşey o anki gibi olamazdı birdaha.Ve ben de kendimi asla kuş kadar özgür hissedemeyecektim artık.Hayatımda bir cümlenin eylemlerime yön verdiğini söylerken , benim söylediğim sözler de dahildi buna.

Eskiye dönme fikri o gün gözüme güzel göründü.Sonra kabuguma cekildim tekrar...
Telefonumu kırdım hatta iki hafta önce.Ve hattımı.Her içe dönüş yaşarken bunu daha da abarttıgımı söylemiştim.Şimdi etrafımdaki herkes resmen baskı uyguluyor bana.Önemli cümleler cıkarmaya calışıyorlar dillerden.Ama ısmarlama olmuyor.Söylenilen şeyler söyeleyenlere on gömlek büyük gelmesin isterim ben , yada sıkıştırsın...



Gelelim şu ana..

Şuan yaz aylarında herkes dışarda..
aaa ama ben evdeyim . Şaşırdın değilmi ?

İnanın böyle yaşamak düşünülen kadar zor değil.
Kendini buraya ait hissetmemek var birde.Gecici bir sorun değil.
Geçmeyecek yaraları kanatmak yerine onla yaşamayı ögrenmeli insan eger güçsüz ise.
Ve insan isek tabi.
İnsancıl duygularım var , iki elim , burnum dudaklarım iki gözüm var.Düşünebiliyorum da.Ama insan olmak baska birşey eminim.


Hiç yorum yok: