22 Nisan 2013 Pazartesi

BIR SURUNGEN

Yine çulsuzum , son parama bes tane bira alip deili gibi ictim.Simdi gidip bir park kosesinde iseyeceksem bu benim ozgurlugum.Hayatta bundan baska hicbiseyden bu denli keyif almayacagim.Annemin yillar once bana verdigi 70lerin kalin perdesini biraz aralayip tum isiklari sonmus yari olu yari dilsiz insanliga bakicam.Onlara bu hayatin bu kadar anlamsiz oldugunu ruyalarina girip anlaticam.Sonra ne olucak biliyo musun ? Ust kat komsum Fehmi Abi asla utulenmemis gomlegini sabah giyerken yine kahvalti hazir olmadigi icin Nesrin Hanima kufur edicek.Ben de sanayiye giderim herhalde.Is varsa biraz calisirim.Uc bes kurus kazandigimla yine icer yine iserim.Sonra kiyiya biraz para atmam lazim ulan ev kirasi elektrik faturasi yine yaklasti diyip,yine son gune kadar umursamayacagim.Sonra yine binbir belayla anneme telefon acar ondan isterim.Evet benbir surungenim,ve bu da beniozgur kiliyor.Evet bu hayatta herkes kadar kiymetsiz ve degersizim.Bir bok olduguma da inancim sonsuz.Ama bira ? Ama park kosesindeki iseme zevkim? Ama Fehmi Abi ? Calisirken yine mis gibi iceceksin oglum deyip zaman geciriyorum.Cogu zaman ayak isleri yapiyorum.Kendimi hepozgurlugun en zirvesinde birakiyorum.Ve yukaridan o dayanilmaz insanligin vicdanina bakmak bana aci verdigi de oluyor.Iyi olucak diyorum hersey,olmayacaksa da ben gormeyecegim icin yukum hafifliyor. Gitmem gerekiyor.Fehmi Abinin kufurunu duyduguma gore ,yasama sartlarinin hepsini igrenc yasam surme saatleri arasinda gerceklestirmem lazim.Cunku bira.. Cunku hala kufrediyor Fehmi Abi..

14 Şubat 2013 Perşembe

Siyah Zeytin

     Yazmaya karar verdim,bir süre sonra (yaklaşık yarım saat) büyümenin biyolojik anlamı karşıma çıktı.Bunu yaz,bunu atlama,en kırıldıgın konu bu aslında diye.Doku hücrelerinin büyümesi ve hücre kütlelerinin artmasıymış büyümek.Peki kalp kırgınlıgımın artması,yeni acılar cekmem,her büyüyen doku hücremde aynı oranda yaralanmam ne demekti ? Biyoloji açıklayamıyordu.Ben 10 yaşındaydım.Hücre kütlem artarken bin küfür etmem hayata?Cevapsız kalıyordu..10 yaşındaydım ve bunları sadece ben hissediyordum.Çocukken düştükten sonra dizlerimi kan içinde hatırlamıyorum,ve ben dizlerimin kan içinde olabilme ihtimalimin oldugu zamanları özlüyorum.

     Annem hurçları hazırlıyor,valizler zaten hazır,lazım olabilecek mutfak eşyaları da yavas yavas belirleniyor.Babam bulamayacagımız şeyleri söylerken siyah zeytine ve normal suya veda etmem gerektiğini anlıyorum.Radyoda kasetçalarda kral tv de dudaklarda Ali Güven - Yolcu şarkısı var.Onu dinleyip gidiyoruz,gittikçe uzaklaşıyoruz kendimizden,kalbimizden..Bunların yerini her gece Pınarla birbirimize sarılıp yatmak zorunda oldugumuz korku dolu geceler,kavgalar,cinnet anları alıyor.Çaresizliğin ne demek olduğunu hemen öğretiyor bize hayat.Bazı şeyleri anlamaya çalışmanın gereksiz olduğunu da..

     Hayır utangaç bir çocugum,sınıfımdaki arkadaslarımla veda etmek bile ölüm gibi gelirken sınıf ögretmenim onla vedalastıktan sonra bütün okulun sınıflarını gezip herkese veda etmemi istiyor.Tanınmış bir ailenin kızısın.Bunun verdiği sorumluluk beni herzaman itmiştir.Bütün okulla vedalaştıktan sonra kendi arkadaslarımın yanına gidip vedalaşıyorum.Mine..İlk okul arkadasım,sıra arkadasım.Ağlıyor.Cünkü göremeyecegiz bir daha birbirimizi.Ne zaman döneriz ne şartlarda okuluruz kimse bilmiyor çünkü.Neredeyse bütün sınıf bütün gün benimle,ders bile işlenmiyor neredeyse.Geziyoruz,yemek yiyoruz beraber,eğleniyoruz.Boğazımdan güvenle geçirdiğim son yemekti sanırım..Sonrası hep bir yumru gibi takılıyor çünkü.Güvensiz gibi,sevgisiz,eksik..

      Özbekistan,ismini duyuyorum bir yıl öncesinden..Babam anlatıyor nasıl günlerini geçirdiğini,üniversitesinin adını,bilgilerini,telefon numarasını ezberlememizi istiyor.Derken bir sene sonra şu an bile asla sebebinin kimde oldugunu bilmedigim bir nedenden ötürü biz de gidiyoruz.Şarkıdaki gibi ; ardımıza bakmadan..

     Uçakta zamanımı ağlayarak hatta böğürmekten yorgun düştüğümden uyuyarak geçiriyorum.Sonra sabaha karsı mı yoksa akşam üzerimi tam hatırlayamadıgım bir saatte Özbekistan'da oldugumuzu söylüyor babam.Ve   Emoş ağlamaya başlıyor.Annemin yanına fazladan aldıgı süt,su,yiyecek mamalar yetersiz gelmiş olacakki,su su su diye bütün havaalanını ayağa kaldırıyor.Babam sinirli,annem artık asla sinir sistemi düzelmeyecek şekilde yara almış zaten..Süt bulunuyor ve Emoş susuyor.Taksiye binip eve geliyoruz,Pınarla babam bizim okuyacagımız ilköğretim okuluna gidiyor,sonra da alışverişe.

     10 yaşındayım,o zamana kadar sesli konuşmayı akıl edememiş olacagım ki hep susuyorum.İçimden konuştugumu zannettiğim zamanlarda bile susuyorum.Sınıf öğretmenim Trabzonluymuş,Pınar eve gelince anlatıyor.Bütün sınıf arkadaşlarıyla tanışmış,onu sevmişler.Beni sevmeyecekler.Beni hiç sevmediler..Ertesi gün okula gitmedim,okula gitmem sanırım bir haftamı aldı.Gittiğimde ise oturacagım bir sıra bile yoktu.Bir insan kendine deger vermesse kimse vermez.Bunu şimdi anlıyorum.Şanslıyım,o zamanlarda da şanslıymışım ki okulun nöbetçileri bizim sınıftan oldugu için her gün iki sıra boş.Yani yeri gelince ben istemediğim birinin yanında da oturacağım.Beni üzse de ne anneme ne babama söyledim.Zaten annemin bizimle extradan ugrasacagı bir enerjisi de yoktu.

     Günlerimi kendi içimde berbat,sorduklarında harika gecirdiğimi söyleyip hiç uzatmadım.Alışmasam da alışmaya çalıştım.

     Rus bir kadının evini kiralamıştı babam.Kadın bi odaya kişisel bütün eşyalarını koymuş.Günlerce merak edip durdum,annemin de basının etini yiyince dayanamadı o kapıyı bize açtı.Bir sürü yeniyıl hediyeleri,süsleri,makyaj malzemeleri,çam ağacı ama herşeyden önce hulahop !! Yapabildiğim ender şeyler arasına hulahopu taa o zamanlardan kattım.O hulahopu dönerken Türkiye'ye getirmeyi cok istedim ama elbette mümkün değildi.Zamanla o sandık,içindeki süs eşyaları,makyaj malzemeleri (ki bunların içinde anneminkilerde var çünkü annem kadının rujlarını kullanmamıza izin vermiyordu ) benim oyun malzemelerim oldu.Pınar'ı da bu oyunlarıma alet ettim.Her gün bir kılıkta evde gezmeye başladık,çünkü annem olmadıgı sürece oraya alışana kadar dışarı çıkmamız yasaktı.

     Gittiğimiz aydan bikaç ay sonra da ilk kar düştü..Ama ne kar.Belime kadar geldiğini hatırlıyorum.Babamla okuldan sonra dısarı cıkıp kardanadam yapıp kartopu savaşı  yapardık.Şimdi düşünüyorum da babamın bizle ilgilendiği belki de son yıldı.Emoşla ise hiç..Çünkü o henüz 9-10 aylık bir bebekti.Babamın bir zamanlar bize karşı sevgi dolu oluşu ve göstermekten asla utanmaması bana çok garip geliyor.Ama bir yandan da Emoşun bunları hiç görmemiş olması çok acı.

     Sonra o kış çok ağır geçmesi ve annemin haklı stresi yüzünden yüz felci gecirmesi , Özbekistan'a daha fazla annemin tahammül edemeyecegini anladıgı ilk gündü.İnanılır gibi değil ama bir kadın,ilk önce eşini,sonra inancını,güvenini,samimiyeti,aşkını,sevgisini,özverisini sonra da güzelliğini kaybetti.Biz orada sadece 8 ay kalabildik.Acısıyla kavgasıyla ihanetiyle dayağıyla içkisiyle muazzez ersoyuyla 8 ay..8 asır,8 iyi hissi çaldı Özbekistan.Bir daha asla onaramayacak,yeri düzelmeyecek ve asla aile olunmayacaktı artık.Bunu anlamam da sekiz senemi aldı..

     Çok babacı büyümüş bir kız cocugu olarak Türkiye'ye dönerken babamın da gelmesi için bagıra bagıra aglayıp havaalanını inlettiğim günü unutmuyorum.Bir de o yaz tatili Türkiye'ye geldiğimizde tatil bittikten sonra tekrar aynı okuluma aynı sınıf arkadaslarıma kavusmamı..

     Gittik işte,vakit ayrılık vaktiydi..O gün tüm günlerden daha uzundu sanki..Herşey yaşanmıştı herşeyin bitmesi için..Sırada gitmek vardı.Giderken yanımıza sevgimizi,güvenimizi,saygımızı almayı unutmuştuk.

      Eylül 15 okulların açılma tarihi aynı zamanda doğum günüm.Sınıfa girdim,herkes şok oldu dönüşüme,biraz daha büyümüştü herkes.Birşey değişmişti sadece,onun dışında herşey aynıydı..11 yaşındaydım,Mine ağlıyordu,ve biz birdaha aile olamayacaktık.







30 Ekim 2012 Salı

Mektup 2

sevemediğim hayat,
sana bu mektubu büyük bi heyecanın üstünden hayalkırıklığı yaşarken yazıyorum.istediğin gibi ağladım,gözyaşım kurudu,tırnaklarımı yedim ve en sevdiğin şeyi yaptım yine boşverdim.bu kadar bencil olmana dayanamıyorum artık.sana engel olmaya çalışmaktan yoruldum.değil mi ? tam da istediğin gibi gidiyorum.ne güzel!güçlü görünmeye çalışmaktan,umursamaz gibi davranmaktan yoruldum bilmeni isterim.bunların hepsini sen mutlu ol diye yazıyorum.bu gün yine minimum 5 kişiden oluşan yakın çevremden değişmem gerektiği konusunda öneriler aldım.yine biçoğu normal olmadıgımı söyledi.sizin karsınızda bu hayat yok diyemedim.bu pembe kıvırcık perugu ve acayip makyajıyla ilk önce kandıran sonra üzüp ağlatan 'hayat' yok.ben sana inandım .ben herşeyin peruğun kadar pembe olacagına inandım.bunu bana neden yaptın ? sen üzül bana acı diye yazmıyorum bunları.ama bil ki acı çekiyorum.ne düşündüğünün önemi yok.zaten yıllardır beraberiz.sen beni ben seni iyi tanıyoruz.artık beni şaşırtacak birşey yap lütfen.tüm hayal kırıklıklarını,acılarını,bencilliğini,üzüntülerini öğrendim.hissizleştiğimi hissediyor olsam hissizleşiyorum diyeceğim..onca yıldır yalandan yaşadıgım her anımın zehre dönüşmesinde emeği gecen sadece sana tek bir sözüm var.terkedildiğinden beri insanlar sana koşarken sen boşlukta boğuldun.sana bazen acıyorum.bana yazacagın cevap mektubunu merak bile etmiyorum.yollarsan bile okumayacagım.aldığın gücümü,aşkımı,sevgimi ve tüm insani duygularımı sana armagan ediyorum.çünkü buna senin daha çok ihtiyacın var.sonra belki birgün o gücü kendinde bulursun.

söylediklerimi unutma.cevap da yazma.iyi hislerimin sana yardım etmesini diliyorum.
hoşça kal...

22 Nisan 2012 Pazar

Takip Edilen Pembe Duman

Korkuyorum...
Hatırlamak en büyük zarar,unutmak kolay.Yüzleşmek kadar acımasız bir his daha verilmemiş insanoğluna.Çok üzgünüm.Düzeltmeye çalıştığım şeyleri başarıyla sonuçlandırırken insanların alacakları zararı düşünemedim.Bazen bir tokat gibi çarpar gerçekler yüzüme.Aldığın yara izlerine tekrar bakmaya başlarsın.Bugün bir kez daha anladım ki , unutmak istediğim çok şey var hayatımda.
Düştüm,kanadım yeterince.Bir süre sonra yara oldu.Aklıma geldikçe yaralarımla uğraştım,yeniden kanattım.Yine yara oldu.Bir öncekinden daha derin bir iz bırakacak...Sonra yaralar geçti izi kaldı.Sonra yarayı gördükçe zarar görürsün.Kalbindeyse öldürmek istersin o hissi.Tenine oranla daha beyaz , yeni bir doku oluşur,yeniden başlamak ister gibi.Dışarıdan görünen budur.İçeride kocaman bir savaş eskisi gibi olmak için.
Üzülüyorum,kırgınım yeterince..
Başka birinden bahsedildiği hala dün gibi kulağımda.Sonra yaşadığım hayatı reddetmeye başlamam.Annemi merdivende yakalayıp son kez öpmek için yalvarmam.Bir aşkın yıllarca yavaş yavaş nasıl tükendiğini gözlerimle gördüm.İlk yanlış kimin yada ilk doğru adımı kim attı bilmiyorum.
Korkuyorum ;
İnsanın en rahat ettiği yer evidir.Bir gün sinsice öldürülmekten korkuyorum.Korktugum insanların cinnet anları.Buhranlar geçer ama bunu beklemekten yoruldum.Korkuyla uyuyup olmamış gibi davranılan onlarca anıdan da.
Gitmek gerek...
Bir ömür yolcu olmak.Gece otobüslerinde cam kenarı masalları uydurup rahatça uyumak.Valizime doldurup götürdüğüm onca anı..İçimi aydınlatan o soluk sarı ışık.Kırgın , ezik yolcular..Ne kadar bana aitse o kadar benim olmayan.Ben solarken o parlak ışıklarda siyaha,takip edilen pembe duman.
Ruhun gıdasına , endamın şarabını katma vakti şimdi..

12 Nisan 2012 Perşembe

Tanıdım sizi ; aşık olduğum adam sizdiniz..Ve yine siz birgün beni kurşuna dizdiniz..

     Yeni başlangıçlar ayrılıklar kadar zordur.Tanımaktan yorulmadığın adam gider;boşluk..Yeni bir adamı tanımaya çalıştığın o ilk evrede hissettiğin tek şey yine boşluk..Soru işaretleri yorar,adam gider..''Tanıdığım adam aslında..'' dediğin her cümlenin her kelimesinin her harfi kalbine bıçak gibi saplandığında sen hep içinde yaşadığın o derin boşluğa itilirsin..
     Bir superman tanıyorum ; ağlamamak için elimi sıkıca tutan.Uçmaktan vazgeçmiş.Bunun bilinmesinden nefret eden..Dizleri kan-revan sürünmekten.Pelerinini dizine sarmış.Asla bir daha uçmayacak ''artık kötüyüm'' diyen.Kendine inanmayan,inanmak istemeyen..Çığlıkları boşlukta yankılanan..
     Bir süperman tanıyorum ; sevişirken öfkesini kusan.Hayata nefretini ondan çıkarmak ister gibi,açılan her bacağa ateş eder gibi..''öl'' der gibi,''hepiniz ölün''.Suratında yalancı bir gülümseme , gözbebeklerinde öfke..
     Bir superman tanıdım ; bir ışık süzüldü gözünden.Vazgeçmeyecek savaşmaktan.Yeni bir sayfa açamaz ama açılan sayfalarda kahraman olabilecek.Daima yenilikleri başkasından bekleyen.Adil olmayan hayata kısık gözlerle bakmayı öğretecek biri çıkarsa hayır demeyecek.Hayata dört kolla sarılmak için ona yardım edecek birini bulmak ister gibi..Ona ellerini düşünmeden verebilecek birini..Tek kişinin hayata dört kolla sarılmak için yetmeyeceğini bilen.
     Sonra bir superman tanıyacağım,ellerimi düşünmeden vereceğim.Sıkı sarılsın hayata..'' herşey tamam'' dediğim anda uçmayı yeniden öğrettiğim superman , ilk uçuşunu benden giderek yapacak.Sonra hiç kimse kalmayacak,yeniden başlamak için,sevmek için,yalvarmak için..Çünkü herkes gitti..Çünkü herkes gider..

8 Nisan 2012 Pazar

..


Hayat,merhaba..
Sanırım uzun süredir mutsuzluğumu çok gösteriyorum,seni ve insanları sıkmış olabilirim.Bunun için senden özür dilerim,ama insanlardan değil.Sen hep bana maviler ve toz pembelerle geliyorsun , ama beceremiyorum gülümsemeyi.İç sesim sana küfür ediyor şuan,onu çok yormuşsun.Sen o kadar acımasız olamazsın değil mi ? O da susmalı artık haklısın.Ona dünyanın,adaletin ne kadar yerinde işlediğini anlatacağım.Gök kuşağı diye birşey varmış hala görmemiş olmam garip değil mi ? Bu arada sen hep mutlusun o yüzden sormadım seni.Aslında bende mutluyum ama hep içimdekine yenik düşüyorum.O daha güçlü sanki.Hep engel birşeylere..Mutlu olmama bile.Güneşi resmetmeyi ögrendigim günden beri o karalar baglamış kadına inanmıyorum.Onu çizebiliyorsam eger o parlaklığı görmüşüm demektir.Ve öylesine parlak bir şeyin içimdeki insana hükmetsini bekliyorum hala.İstese bunu yapabilir.Yarın güneşi yakalayıp bunu ona da anlatacagım.Ve aslında uçurtmalar rüzgarın kölesiymiş bunu öğrendim.Birilerinin biryerlerde sözünün geçmesi iyi birşey mi ? Peki ya cocuklar ? Onların bu durumdan haberi oldugunda ne kadar üzülecegini biliyor musun ? Bence bu konuyla alakalı daha iyimser şeyler yapabilirsin. 

    Sorularımı cevapsız bırakma,sende bana yaz.Kendine iyi bak..İyi bakman lazım.Görüşmek üzere..

6 Nisan 2012 Cuma

Bu Bir Tanışma Yazısıdır,Lütfen Çekmeyin :)

    Uzun zamandır yazmıyor olmanın korkusu var üzerimde..Belki uzun bir süre daha yazmazdım aslında ama bana gelen özel mesajlar beni tekrar buraya itti.Güncellemem gerekiyordu evet , gerçekti..En son yazımı ağustos ayında yazmıştım.Ama karar vermekle yazmak arasında uzun bir mesafe var bunu anladım.Eski yazılarımı okudum,klasik 'ne acı çekmişim vaybee'ler,'oha nasıl bi psikolojim varmış'lar..Ve bunun gibi bir çok özeleştiri..Sonra 'evet yazmam lazım artık ama ne?' Günlerdir sanki daha önce kendimi odama kapatıp yazıyormuşum gibi düşünmeyi ve ardından yazmayı denedim,olmadı.Geceleri yatmadan önce sıkca düşünür oldum..Konudan konuya atlayabilme özelliğim kurdugum hayallerimde bile var.Ne yazsam diye düşünürken aslında bu olayı da yasadım ben diye kendi kendime üzülüp sonra düşünün artık olaylar silsilesini..Hep birşeyler vesile olur yazmaya demiştim; gercekten bunu bugün tekrar yasadım...kendimi haksız cıkarmam zaten bu durumu cok seviyorum :)
    Geçenlerde bir adamla tanıştım..Birbirimizi nasıl buldugumuz konusu hala muallakta.Aynı şehirde yasıyormusuz.Yani aslında ben mucizeyi beklerken o tam karsımdaydı belki de ..Karsı taraftan olaya nasıl bakıldıgı umrumda değil .Ne hissettiği ne düşündüğü.Ya eksik ya da fazla olan bişey vardı ama..Benim sürekli dısarı cıkmam gerektiğini hatırlatan bir adam,düşünün ne kadar önemli bişeyin üzerinden kuruluyor iletişim.Bugün de yine dısarı cıkmam gerektiği hatırlatılınca bir şakayla basladı,ve sonunda görüştük.Memleketin neresi diye sordugumda 'goa' cevabını hatırlıyorum birde aklımdan gecen düşünceleri..'gop mu yazmak istedi acaba o ile p harfi yanyana ' sonrasında oha goa diyor adam Hindistan mı yok artık diye kendi kendime söylenirken sormuş bulundum.Evet Hindistan dedi.İlginç ..Ben ülkemi başka bir ülkeye değişmezdim.Görüştüğümüz ana gelince ; stres içindeyim ilkdefa göreceğim için , bir sürü soru işareti.Neyse gittiğimde karsıdan karsıya gecmeyi düşünmeyen bir adam,muhtemelen gözgöze geliyoruz ama o emin olamıyor.Mesaj attım yanıma geldi..Sonra sohbet ..Bir yandan şaşırıyorum cünkü ben insanlarla zaten iyi iletişim kurarım ama ilk tanıştıgın bir adamla bu kadar hoş sohbet , birinci gün için müthişti.
    Sahilde yürüdük,biraz daha tanıdık bu süre içinde birbirimizi..Sonra yazdıgımı söyledim.Ya da uzun süredir yazmadıgımı.O da onu yazmamı istedi.İlk defa böyle birşey yapıyorum,arkadaslar lütfen çekmeyin :) Aslında güzel bir şeye daha neden oldu..Arkadaslıkların, dostlukların ,geçirilen bir saatin bile degerli kılınması adına bir kaç cümle yazılmalı.Anılar böyle yaşar,yaşatılır.
    Hislerime gelecek olursak,iyi biri,konuşması, uslubu, bakışları, ses tonu ..Çok şey sayabilirim ama aşık olmak istemiyorum.Hem yeniden bana kötü şeyler hatırlatan bu sayfama tekrar girmeme neden oldugun için,ama yazacagım konu güzel bişey oldugundan eglenceli hale geldiği için..hemde bazı şeylerin hala önemli oldugunu hatırlattıgın için teşekkür ederim sana.İyiki tanışım seni..